Friday, February 27, 2009

Portrait of Madame X
(Henri Matisse)

-"Bana güven" sözü sizin için ne anlam ifade ediyor ?
-Hiçbirşeyi ya da güvenmemeyi..
-Ölecekmiyim doktor bey ?
-Neden olmasın..

Sunday, February 22, 2009

Bir tespit yapacaksak şu dünya ile ilgili;

Cam kırıkları kanatır,
Can kırıkları öldürür,
Hayalkırıklıkları ise nefessiz yaşatır.
Ve şüphesiz ki şu dünyadaki en masum maddesellik, yukarıda masanın ayağına sıkıştırdığımızdır.

Wednesday, February 18, 2009


Beyaz bir perdeye yansıtabilirmisin hayatını ? Yansıtamazsın, deneme boşuna. Kördür çünkü yansıtan, neyi anlatabilir ki gözsüz güzellikler. Bunca sene sonra bile hala körsen. Kal orada ! Artık hiçbir şeyden kurtulamazsın. Islanmışsındır bir kere. Yaş günün kadar sıcak bir Temmuz güneşinde dahi kuruyamazsın. Ve aslında kurumak da çok sanat müziği bir kelimedir. Kelimeler her daim anlam içermez, italyanca olsa da, yunanca olsa da.. Ama hayat öyle değildir, her daim dersini verir. Her boş anında çıkarır karşına asıl gerçekleri. Asıl gerçekler, aslolan gerçeklerdir.Aslolan ise tribündür.

İntikam ise çok ama çok soğuk yenen bir yemektir.

Tuesday, February 17, 2009

Hayal Gücünün Atını Sonsuza Sürmediğin Tek Bir Gün Bile Geçmez !


Blogun da, beynimin de kodlarının kaymasından ötürü, bir süre kapalıydı, bu garip, manası olmayan mecra, bir anlamda macera. Blogun kodları düzeliyor, hiç kasmasanız bile, hazırları var, seçiyorsunuz o yapıyor. Ben de öyle yaptım. Ama beyin öyle değil. Toplayamadık, mereti. Stand by konumuna getirdim ben de, kontrolü diğer mühim organa yükledim. Bugünlerde böyleyim işte, bir çocuk düşünün, her gün oyun parkına gitmekten mutlu, ama elindeki şekeri düşürdüğünden ya da o ana kadar ki hayat tecrübesinin "düşecek ulan bu şeker" baskısından dolayı da bir parça üzgün olsun. Düşündünüz mü ? O, benim işte. Ama bu sefer, ne kadar ters köşeye düşecek olursa olsun, ne biliyim bi şıpagat, bi salto yaparak tutucam. Bu sefer o sefer. Bu sefer kesin. Valla bak. Sana diyorum. Hopp. Şişştt. Alooo.

Sunday, February 15, 2009


-teybin kırmızı düğmesine basmayalım.
-ıspanak yiyelim.
-süt içelim.
-dişleri fırçalayalım.
-arabanın arka koltuğunda oturalım.

Dediklerinin hiçbirini yapamıyoruz Barış abi. Yaptırmıyorlar.
Dünya çok garip, hiç anlattığın gibi değil; insanlar çok kötü,
hiç söylediğin gibi değil..
Artık güller hiç açmıyor, gülleri unuttuk, insanlar; kimse gülmüyor...
Hayat artık çok anlamsız..
Anlıyorsun değil mi...

Affet bizi, beni...

Wednesday, February 04, 2009


Gözümü bir açıyorum. Etraf çamur çökek. Zıplaya zıplaya gidiyoruz. Beğenmiyorum, kapatıyorum. Sonra bir daha açıyorum, bembeyaz her taraf, ama kar yağmıyor. Neresi diyorum, Afyon diyorlar. Bildiğin Afyon yani, nedir ki. Kapatmıyorum gözlerimi bu defa, belli ki dokundu bana Afyon. Bu sefer sorgulamıyorum da, geldiğim günden beri sorgulamışım, o an da sorgulamıyorum işte. Yanında ki hala uyuyor. Yorgun, vakti yok düşünmeye. Boşluğu buluyor ve yapıyor. Senin de onun gibi olacağın aklına geliyor en fazla 4 ay sonra, eline verdiklerinde o kağıt parçasını.. İnletiyoruz her çıkışında mırıldanıyor birileri, ama etraf hiç benzemiyor, tamam İstiklale de çok yakışır kar ama burası öyle değil işte. Bize geriye kalan diyorlar, sana oradan geriye kalan kelimeler oluyor. Sade güzel olan kelimeler.. Kelimeler de bitiyor ama bir yerde. Çorbacıda mesela, ya da otobüsün camından indiğin anda. Öyle anlar mı ki bizi yaşatan veyahut tamamiyle kara deliğe iten. Bilemiyorum. Bir otobüs camından izlerken bilmediğin memleketlerin, bilmediğin dağlarını, o anları hiç düşünmüyorsun işte. Senin hiç belkiyi düşünmediğin gibi. Belki seni, belki beni. Belki de sen ve beni...

xavi #11

Sadece 3 gün sonra..


Taraftarın armasına duyduğu aidiyet, her zaman merak konusudur muhabbetlerimizde. Her zaman deriz ki olm millet sırf 11 tane adam için gidiyor maçlara diye. Ya da kendini tatmin etmek için. O ne lan der biri. İnsanlar kendini nasıl tatmin eder. İşte böyle. Yani yarın ki maç gibi. Branş bayan basketbolu, ama o işin o kısmı işin ayrıntısı. Asıl mesele rakibimiz, yani Rum takımı. Bıçkın taraftar gider, ağızlarından salyalarını akıtır, nefretini kusar, kimine göre bu aidiyet, bize göre de tatmindir. Galatasaray bunun neresinde diye merak edersiniz, onu bulabilene aşkolsun. İşte diyoruz ki biz de eğer bulmak istiyorsanız Galatasarayı gerçekten. Bir tatil günü, güzel bir saatte, aynı takımın Tarsus'la maçı var. Ona bekleriz. Sadece 3 gün sonra...