Tuesday, July 31, 2007

İstanbul Seyyar Sorunsalı


İstanbul'da eve çıktıktan sonra önce Fulya'da daha sonra Mecidiyeköy'de de kurtulamadık bir türlü şu arabalı manavlardan,kasaplardan.Adam evin önünden binbeşyüz kez geçiyor domates satıcam diye.

-elma gibi domates,elma gibi domates,
-Domates gibi domates istiyoruz kardeşim bıktık senin domateslerinden.

Bir de arabalı overlokçu moda son 3-4 aydır.Adam hergün kapının önünde dönüp dolaşıyor.Yahu bu overlok piyasası bu kadar büyük mü yahu,toplam da kaç kişi aa bak kapımıza overlokçu gelmiş kaldırın halıyı çabuk deyip götürüyor adama merak ediyorum.
Ereğli'den Hasan,hani kamyonu olan !

Birde adres verseydin Keremcim.Beni anlatmışsın düpedüz.Kamyon nerden çıktı bilmiyorum ama olsun.

Alooo

Sunday, July 29, 2007

Yolu yok çekeceksin,isyan etmenin faydası yok.
Kaderin böyle.
Yol belli,eğ başını usul usul yürü şimdi.
O gün bugün usul usul yürüyorum işte.

Masumiyet-1997

Tekrardan saygılar Haluk Bilginer üstada !

Tuesday, July 24, 2007


Seçimler öncesi CHP’ye zarar vermemek için bildiğim birçok konuyu içime gömerek sustum, bundan sonra da bu parti ve liderine ilişkin hiçbir şey yazmayacağım.
Çünkü bir faydası olacağına inanmıyorum.

Ama bu konudaki son yazımda size bir tanıklığımı aktarmak zorundayım.
Bunu bir borç olarak görüyorum:
Deniz Bey lütfen hatırlayın:
19 Aralık 2002 tarihinde karlı bir Ankara gününün akşamında Mehmet Sevigen’in evindeydik.

Ben Cumhurbaşkanı ile görüşmeden geliyordum.

Abdullah Gül Başbakandı, Tayyip Erdoğan’ın ise Meclis’e girme umudu kalmamıştı.
Cumhurbaşkanı Sezer bir gün önce, Tayyip Erdoğan’ın “milletvekili olmadan başbakan olma” önerisini reddetmişti.

Türkiye’nin kaderi o akşam o evde değişti, çünkü siz “Tayyip Erdoğan başbakan olacak!” diye tutturdunuz.

Sizi “Çok tehlikeli bir oyun bu!” diye uyaran parti dışından önemli şahsiyetlere kızdınız, “Hayır!” dediniz “İki ay dayanamaz. Göreceksiniz iki ay dayanamaz.”

Sizin bu iddianıza karşılık ben ne dedim: “Erdoğan herhangi bir kişi değil, bütün tarikatların birleşerek Erbakan’ın yerine seçtiği siyasetçi; arkasında Amerika, Avrupa desteği de var. Program Türkiye’yi ılımlı İslam cumhuriyeti yapma programı. Sizin dediğiniz gibi iki ayda gitmeyecek; tam tersine, bu odada bulunan herkesin siyasi hayatını bitirecek.”

İki ay dayanamaz iddianızı, “görüşleri gereği IMF ile anlaşma yapmaz, ekonomiyi zora sokar ve dayanamazlar.” tezine oturttunuz.

Ama bunların hepsi bahaneydi çünkü siz iki partili rejimin işinize yaradığını anlamış ve seçim sonuçlarına sevinmiştiniz. Çünkü size ana muhalefet partisi lideri olmak ve soldaki rakiplerinizi yok etmek yetiyordu. Bu iş birliğini daha sonra da sürdürdünüz.

O zaman ben sizin Tayyip Erdoğan’la seçim öncesinde Beylerbeyi’nde gizlice buluştuğunuzu ve bir anlaşma yaptığınızı bilmiyordum.

Bu gecenin tanıkları var: Önder Sav, Eşref Erdem, Mehmet Sevigen, Bülent Tanla, Yaşar Nuri Öztürk.

Belki bazıları sizden korkar ve tanıklık etmez ama bir kısmı da bu sözlerin doğru olduğunu açıklar. Yani tanıklar var. Ötekiler de söylemese bile içten içe bunun doğru olduğunu bilir. Siz de bilirsiniz.

Tartışmanın sonunda dediniz ki: “Bu gece birbirimizin fotoğrafını çektik. İki ay sonra çıkarıp bakalım. Ama rotuş yapmadan. Hangimiz haklı çıkmışız?”

Şimdi, 2007 seçimlerinin ardından o fotoğrafı cebinizden çıkarıp bakın Deniz Bey.

Ve düşünün; Meclis grubunda “Erdoğan’ı başbakan yapıyor diyorlar. Evet yapıyorum. Var mı itirazı olan!” diye bas bas bağırmanıza değdi mi?

Erdoğan’la Beylerbeyi’nde gizlice buluşmaya ve size oy veren milyonları hiçe sayarak gizli anlaşmalar yapmanıza değdi mi? (Deniz Bey, biliyorsunuz ki bu gizli buluşmanın da tanığı var.)

Başbakan olmak, elbette Erdoğan’ın demokratik hakkıdır. Ama bunun için olağanüstü çaba harcamak CHP’nin birinci görevi değildir. Üstelik dokunulmazlık kaldırılmadan.

Bir milletvekilinin mazbatasını iptal ettirip, Anayasa’yı değiştirip, grubu baskı altına alıp, Siirt seçimlerini es geçip Erdoğan’ı meclise sokmak ve dokunulmazlık zırhına kavuşturmak için verdiğiniz canhıraş çabanın yüzde birini partiniz için verseydiniz sonuç bambaşka olurdu.

Size o gün söylediğim gibi, Türkiye’nin kaderini değiştirdiniz.

Deniz Bey; sözlerimde en ufak bir çarpıtma varsa çıkıp söyleyin. “Öyle değildi. Böyle konuşmadık.” deyin
Genel Sekreterinizin ve en yakınlarınızın tanık olduğu bu konuşmayı inkâr edin.

Ya da başınızı önünüze eğin ve tarihin hakkınızda vereceği yargıyı düşünün.

Deniz Bey; çok ağır şeyler yazdığımın farkındayım. O akşamki tartışmaya kadar bir dostluğumuz vardı, bunları yazmak istemezdim.

Ama hem duruma doğru teşhis koyamamanız, hem de aşırı derecede inatçı olma huyunuz yüzünden hepimizi tehlikeye attınız.

Tayyip Erdoğan’ın yüzde 34 oyla meclisin üçte ikisini ele geçirmesinin manivelası oldunuz.

Daha önce Refah Partisi’nin belediyeleri ele geçirmesi de sizin oyları bölmeniz sayesinde gerçekleşmişti..

Tayyip Erdoğan’ların ve yine çok yakın dostunuz olan Melih Gökçek’lerin en büyük şansı sizdiniz.

CHP’nin ise en büyük şanssızlığı oldunuz.

Bu ülkenin sola şiddetle ihtiyaç duyduğu bir dönemde, bütün uyarılarımıza rağmen partiyi sağa çekmekte, Kürtlerden, Alevilerden, solculardan ayırmakta ısrarlı oldunuz.

Erdal İnönü, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Fikri Sağlar, Ercan Karakaş, Mehmet Moğultay, Seyfi Oktay, Celal Doğan ve daha birçok sosyal demokratla el ele tutuşup halkın karşısına çıkmanız gerekirken; eski MHP’lileri, eski ANAP’lıları, idamla yargılanmış sağcı militanları parti vitrinine çıkarmakta ısrar ettiniz.

Size defalarca “Bir şeyin aslı varken kopyasına kimse bakmaz!” dememize rağmen, sol politikaları değil, MHP çizgisini tercih ettiniz.

Sağcıları ve sekreterinizi Meclis’e sokarken, İsmet Paşa’nın Avrupa Konseyi’nde komisyon başkanı olma başarısını gösteren torunu Gülsün Bilgehan’ı Meclis dışında bıraktınız.

İnanın ki bunları yazarken samimi olarak üzülüyorum. Keşke haklı çıkmasaydım, keşke sizin tahminleriniz doğrulansaydı diyorum ama durum ortada.

Yazık oldu Deniz Bey, hem size, hem partinize, hem de size inanan temiz yürekli sosyal demokratlara.

Artık bundan sonra istifa etseniz de bir etmeseniz de.

Bad-el harab-ül Basra!

Zülfü Livaneli



Siz de ülkemin postmodern,solcu görünümlü emperyalizme tutsak gençliği msn iletileriniz de başörtüsüyle,ampulle uğraşmaya devam edin.Ülkeyi kurtaracaksınız yakında !

Sunday, July 22, 2007


Ben,senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen,gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu. İyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun,içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun, şeffaf, beyaz camdan olsun ki
içinde beni görebilesin . Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan, vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum ,yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız, külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin ,yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz ,o zamana kadar
o kadar , karışacağız ki
birbirimize, atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek, bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.

Hikmet Ran

Saturday, July 21, 2007

Seyrantepe


Malum dün Seyrantepe stadı için ihale yapıldı.Rakamlar bizim anlayacağımız cinsten değil açıkçası ama Eren Talu'nun projesindeki Gs logoluı yol fikri gerçekten bir harika.İhaleyi kim kazanırsa kazansın bence bu kısım projeye dahil edilmeli.

Mr.President


Değerli Başkan Almanyaya takımı izlemeye gittiğinde yedekler maça çıkınca çok üzülmüş.Kalli'ye ben buraya Business ta uçarak geldim sen yedekleri çıkarmışsın diye de sitem etmiş.Bazı insanlar vardır ya kendilerini antipatik göstermek için herşeyi yaparlar başkan da buna çalışıyor herhalde.

Yakında yeni transferleri evinin bahçesine de getirtir,bir çift kale yapsınlar diye.

Hot


Bugün'ün nem yüzdesi !

Zorda kalmadıkça çıkmayın kardeşim dışarı ya da hiç çıkmayın siz en iyisi.

Çekilmiyor yazın be İstanbul !

Tuesday, July 17, 2007

Ne Yapıyorum Ben ?


Aslında ben Termo çalışıyordum.Ne olduysa bir anda oldu,nerden geldiyse aklıma pankart nasıl olsun fikri falan.Hiç de ilgilenmem halbuki böyle şeylerle!

Yaz okulunda olmamın sebebi a4 te de açıkça görülüyor zaten üstte soru çözümleri altında pankart dizaynı.Bizden adam olmaz ya ben ümidi kestim.Ama süper fikir geldi aklıma onu koymuyorum buraya eski açıkta görürsünüz artık.
Abbasağa Summer Nights

Raporda da söylemiştim gerçi ama bizim Kank siteye koydu koyalı şu programı,bir heves kapladı içimi.Özellikle de Bir Demet Tiyatrodaki Tirbişon için.!16 Temmuzda çıkıyormuş kendileri.Gösteri başlama saati de 21:00.

Umarım park içinde resmi bir oturma planı yapmamışlardır.Yayılalım yahu şöyle çimlere mimlere.
Yayılamıyormuşuz sahne ve tribün tarzı bir mekan yapmışlar.Neresine yaptılar anlamadım ama olsun,gidelim biz yine de.



Sunday, July 15, 2007

Rapor #1

Kombinemi aldım,geçen sezon Kapalı'ya geçtiğimizde bir daha çıkmak yok diyorduk ama grup için hayırlısı olsun dedik ve işte açtık yine üstümüzü.

Geçen sezon kombineyi aldıktan sonra direk Gs Dergisine üye yapmışlardı bu sene öyle birşey yokmuş,forma dedikleri şeyi de kartla vericeklermiş,Seyrantepe de adı üstünde manevi bir öncelik.Dur bakalım çıkar yakında bu işin de kokusu.Okumayın,giymeyin derler en kötüsü.

Yaz okulu ne garip birşeymiş yahu,daha 2 hafta oldu başlayalı direk geldi ilk vize.

Bizim takıma bir haller oldu,patlattıkça patlatıyorlar bombaları.Lincoln yetmedi,Morientesi bekletiyorlarmış yedekte,Baptista ihtimaline karşı.Morientesi bekletiyorduk biz diye anlatabileceğiz artık çocuklarımıza.

Bir Bodrum yapalım diyoruz bizim çocuklarla.Ama bakalım 500 dedik 800 km çıktı buradan Bodrum. Kank,Fenomen,Alabama ile de efsanevi bir tatil olur ya inşallah yaparız.

Yola çıkmadan bir sticker bastırmak lazım a3.O kadar tabela var boş geçmek olmaz.2-3 kutu da sprey aldık mı daha başka birşey gerekmez.

Abbasağada Tirbişon varmış gitmek lazım,elimizde biralarla çimenlere yayılmak lazım !

Saturday, July 14, 2007

Termo




Makine mühendisliği okuyup Isı-Process dalı seçip aldığı ilk ısı derslerinden kalmak nasıl bir sinir bozucu bir durum anlatamam.

Adyabat process in olayım senin termodinamik.

Bir de akışkanlar mekaniği de var da bu sıcakta cıvık cıvık olmayalım diye almadık yaz okulunda; bir daha ki dönem inşallah.

Biter bu okul biter !

Tuesday, July 10, 2007

Yldz Blog


Grupçana kendimizi daha bir güzel ifade edelim,millet bir yerde pankartımızı,bizi görünce kim bunlar yahu demesin diye bir blog açalım dedik.Yaşasın maksimum şeffaflık.

Hayırlısı olsun.

blog.yildizliaslanlar.com

Saturday, July 07, 2007

Where Is The Ball ?


Futbol'a olan açlığımızın had safhada olduğu şu günlerde bari antrenmana gidelim de bir çift kale izleyelim dedik.Şansımıza yeşil zemine top değmedi.Dedik bari tribün yapalım.Yanımızdaki paralı askerlere inat onlar sahada olmayan Lincoln'e bağırdıkça biz daha da gür bir sesle Serkan'ı,Barış'ı,Aykut'u,Özgürcan'ı çağırdık.Onlar Lincoln dedi biz bastırdık.Kendilerine çapulcu diyen adamlarla gurur duyan bu insanlar bu kombine fiyatlarından sonra da devam ederler inşallah gurur duymaya.Hoş onların maça geldikleri de malum ya neyse.

Topsuz idman tatsız tuzsuz yemek gibi birşeymiş.Artık siteye idmanda ne yapacaklarını da yazsınlar.Malum Gülbağ City'den Floryaya gelmek bir ölüm.

Little Children


Film başladıktan sonra nedendir bilinmez kuvvetle muhtemel Kate Winslet'in üzerimizde yıllardır yarattığı etkiden olsa gerek, kocasını aldatmasının evli bir adamla birlikte olmasının hep sürmesini istiyoruz.Filmin yarısına kadar yükselen bir grafik gösterip sonra aniden bir düşüşe geçiyor.Belki de bundan dolayı özellikle küçük kızın geceleyin parktaki sahnelerinde kalp krizi geçirme durumuna geldim.Bir dipnot olarak filmdeki sapığın annesi rolündeki Phyllis Somerville in oyunculuğu ise takdire şayan.

Her ne kadar komik film ismi çevirilerine bir yenisini daha ekleyip Tutku Oyunları adıyla ülkemizde gösterime girse de, kaçırmayın izleyin.

07.07.1987 - 07.07.2007

Bugün benim doğumgünüm !

Tarihin simetrik olması bir şey değiştirmiyor merak edenlere söyleyeyim.Unutan unutmayan arayıp kutlayan herkese teşekkürler.

Friday, July 06, 2007

Road To Tekirdağ


İnsan neden İstanbuldan kalkıp Tekirdağ' a köfte yemeğe gider ki ! Ben de bilmiyorum işin açıkçası.Ama herhalde çocuklarımıza anlatacağımız harika bir anımız olduğu bir gerçek.

2 porsiyon köfte,dondurmalı peynir helvası yedikten,Tekirdağ tabelasına stickerımızı yapıştırdıktan sonra değmeyin keyfimize.

Eyvallah Kank,Reis,Duayen ve Fenomen !

Wednesday, July 04, 2007

Yaz Okulu !



Adres: Yıldız Teknik Universitesi Makine Fakültesi

Yazın okul mu olurmuş !

Ben Geldim !

Herkes açıyor da biz mi açmayalım dedik.

Sosyete Msn Space kültürüne karşı Blog kültürü !