Saturday, August 30, 2008


üç kez seni seviyorum diye uyandım
tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.

sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.

sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.

cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.

kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.

eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.

İlhan Berk 1918-2008

Thursday, August 21, 2008

İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi
Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

Nazım Hikmet

Tuesday, August 19, 2008

- bak giderim
- git ulan!
- bak gidiyorum ha.
- defol. bak hala duruyor.

- bak bir daha dönmem ha.
- defoooool

serbest çağrışım..
Ne kadar çok user varmış, salonları inleten, takımı bir an olsun yalnız bırakmayan.
Yukarıda ki cümlenin öznesini hep beraber bulalım..


Xavi #10
Batı Karadenize devam..
Sevgi Barış Dostluk kentine sevgiler..

Monday, August 18, 2008


Çok süper hareketler bunlar laba laba lab lab lab...
Kelimeler birleşmiyor zihnimde, an itibariyle. Yinelemekte istemiyorum aynı şeyleri, utangaçlıktan sildiklerim, söylemek istediklerim değil demek ki.
Duyuyormusun beni, duymalısın, duy işte...

Friday, August 15, 2008

Akşam Olunca Eve Dönse Ölü Babalar

"...ayrılık ülkesinde delikanlılar,bıyıkları dişlenmekten uç vermez gibi
ne garip, ölmek sanıyor çocuklar geceleri
o denizlerde balık tutmak, martı olmak bize göre iş değil
bir kartal kanadı olmak isteriz dağlarımızda bir bıraksalar
bir bıraksalar ay isinin perçemini dağlara düşürdüğü o aydınlıkta
en güzel çiçeklerle kucaklayabiliriz sizi…"

Yılmaz Odabaşı

Ceza derler oğlum buna ceza !
Hakim kime kalem kırar düşündün mü hiç ? Kimi falakaya yıkarlar ?

Kimi orospu yapıp, kimi aç öldürürler ? Kim gözünü kırpmadan beynine sıkar kurşunu, koyun gibi kesilmeyi bekleyen şerefsizler mi ? Beş paralık düzenleri için hayatlarına peşkeş çekenler pezevenkler mi ?
Söyle lan kim ?
Kalk,bulaşıkları yıka,kahvaltı hazırla,tekrar bulaşık yıka,akşam için yemek yap, Ayşe Kadın olsun, olmazsa da olsun, olursa da olmaz, puzzle yap, etrafı topla, makineye çamaşır at, çamaşırları as, joy fm dinle, yine dinle, hep dinle, pankart yap, dizayn yap, kınalı olsun, çinili olsun, bol yazılı, az boşluklu olsun, kafayı kullan, kafanı kullan, playlisti hatırlamaya çalış, gerisini boş bırak, bira iç, yine bira iç, kaju ye, fıstık ye, adamı yatır, puzzle yap, yarın ki boşluğu düşün, düşün de düşün, düşünme siktir et...

11 Ekim' e çok kaldı amatörüm nerede...

Sayılı gün çabuk geçer, planlar hazır olsun.

11 Ekim - Galatasaray-Fenerbahçe
18 Ekim - Samsun-Galatasaray


Tuesday, August 12, 2008

la pancarte
#2

Eski
eski açığın demirbaşı desek yeterlidir herhalde !
Bu blogun yazarı ikamet ettiği adresi Serencebey olarak değiştirmiştir.
emayti, vayırlısına bir zeval vermediği sürece, yazılarını yedi tepeli şehrimizin bu güzide semtinden yazmaya devam edecektir.

Kamuoyunun bilgisine sunulur.

Monday, August 11, 2008

Erdemir stajıydı, taşınmasıydı, deniziydi, kumuydu, güneşiydi derken sonuncu mesajı da saymazsak 20 günü aşkındır uğramamışız buralara, ayıp etmişiz... Kafamıza estiği gibi yazdığımızdan tatile gittim gelicem, ara, paydos gibi bir mesaj atamamışız, kusurumuza bakmayın.

Hazır sezon da başlarken, biz de startı verelim bu sezon için blog'a. Tribünü bol, boş lafı az olur umarım...


Yeni sezon da bu tekil-çoğul kavram karmaşasına da son verilecektir, verilecek yani, vericem ulan !