Friday, May 10, 2013

Yaşamak ? Müjgan gibi bir şey.







Sevgimizin bir tanesiydin Müjgan.
Saçları sırtına kadar sırma sırma dökülür,
Elleri ufacık, gözleri dört defa lacivertti.
Ve de her ne hikmetse o da bana gönüllüydü.
Öyle bir sevdim ki Müjgan’ı,
Dünyamı şaşırdım, haddimi bilemedim,
Evleniriz gibi geldi bana.
Evimiz, yuvamız olur, ışığımız yanar,
Fakir soframız kurulur gibi geldi.
Sahil bahçesinde gazoz içerekten
Gizli gizli mal-ü hülya kurardık.
Sonrada çarşılara giderdik.
Eşya beğenirdik elden düşme;
Aynalı konsolumuz
Topuzlu karyolamız bile olacaktı.
Müjgan’ın her an her bi daim yanında olacaktım
Ama olmadı gitti.
Nereye mi ?
Paraya gitti abicim paraya
Nasılda sevmiştim yıllarca ben seni
Her akşam bekledim yollarını
Elbet bir gün biz yuva kurarız derken
Duydum evlenmişsin sen zengin bir gençle
Zengin olsaydım sensiz kalmazdım
Her an düşünüp seni hiç ağlamazdım
Param olsaydı aşkım kalırdın
Seve seve yanımda benimle yaşardın
Nikah resimlerimizi de çektirdiydik.
Sonra karpuzcu raşit ağabeyinin
Kayınbiraderine borç ederekten
Nişan yüzüklerimizi de yaptırmıştık.
Ama müjgan takmadı bunu
Takamadı uçuverdi elimden.
Meğer gizlice altın bir kafes bulmuş kendine.
Müjgan’ın gelinliğini hususi diktirmişler,
Benim gibi kiralık tel duvak almaya kalkışmamışlar yani
Öyle sevindim ki.
Mesut ve bahtiyar olsun diye dualar ettim her gece
Sonramı ne oldu
Müjgan gibi bende
Birbirimize ettiğimiz sözleri
Ettiğimiz yeminleri unuttum.
Bir daha mahalleye gelmedi Müjgan, gelemedi.
Bizim dar ve eski sokaklara otomobili sığmıyormuş dediler.
Senede birkaç ay zaten Avrupa’daymış dediler.
Zaman şifalı bir ilaçtır unutursun dediler,
Unuttum bende unuttum
Hiç aklıma gelmedi.
Hatırlamıyorum Müjgan’ı
Hatırlamıyorum şimdi
Bu şiiride ben yazmadım zaten
Unuttum abi bende unuttum
Hatırlamıyorum şimdi
Müjganın gözleri ne renkti
?

Tuesday, April 23, 2013

Tıpkı baharın kışı, kapıda karşılaması gibi.

/ .



Kişiler için de mevsimler olmalı
mevsim dönümleri ; Güneşin indiği-çıktığı,
ışığın azaldığı-çoğaldığı ; yağmurların çok ya da az yağdığı
rüzgarların sert ya da yumuşak estiği zaman dilimleri.
"inişler-çıkışlar"...


Thursday, April 11, 2013

Evet, bugün 11 Nisan



Bu şehrin meydanlarında, garında, rıhtımında
Sensizlik bir türlü yakamı bırakmıyor
Bütün duraklarda, kahvelerde
Büyük küçük yalanların
Dönüp dönüp vuruyor ansızın beni
... Vuruyor yerden yere

Yok ettim salındığın billur aynaları
Şimdi uzun uykuların tam zamanıdır
Bir yorgan misali örtündüm yalnızlığı
Bu yıl da aşk buraya hiç uğramadı

Kasap Melahat

Sunday, December 09, 2012

#12


"Once upon a time in Anatolia"

#6


Yldz pankart tarihinin en bahtsız pankartı.
Nam-ı diğer "Bahar Pankartı"